Futbol halk için oynanan halkın sevgisiyle büyüyen bir oyunken şimdi para için oynanan parayla büyüyen bir sektör haline geldi. Hani o Ziraat Türkiye Kupası reklamında Halit Kıvanç'ın seslendirdiği zamanlar; Sinyor Bartu'ların, Kral Metin'lerin, Baba Hakkı'ların zamanları. Zeminde çim bile yokken çamurdan görünmeyen vücutları ve ayaklarındaki güç bitse de yüreğindeki güçle oynayan futbolcular...
Paranın gücü arttığında ve her şeye bir bedel biçilmeye başlandığında gün geldi futbolda da değerler değişti. Televizyonlar renklendikçe paranın asıl rengi ortaya çıktı. Yüreğinle oynayanlar yerini paraya gelenlere, hakkıyla kazananlar yerini parayla satılanlara bıraktı. Modern futbol gelişimi yeni kültürüyle birlikte büyük gelir kaynakları, büyük denge farkları ve yadsınamaz da bir ahlaki çöküntü getirdi. "Üzerimde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim!" diyecek kadar asil futbolcular yerine hakemi aldatmak için kendini yere atanlar futbolun sözde şov yönünü arttırırken artık futbol halkın oyunu olmaktan çıkmış, ekonomik getirisi yüksek şova dönmüştür. Ne var ki bu oyunu körü körüne seven, içine takım sevdası düşmüş, bu işi aşk'a dönüştürmüş taraftarda eskisi kadar masum değildir. Futbol ekonomisi oluştuğundan beri bir kısım kişiler bu pastadan pay almak adına saf duygularla takımına bağlı taraftarların arasından filizlenerek yükselmiş ve rant çarkını döndürmeye başlamıştır.
Takımını sahada yanlız bırakmamak adına şehrinden kalkıp gelen, biletler tükenince bi çare kalıp bilet aramaya başlayan alıcılar = Elinde bir şekilde fazla bilet kalıp onlara satan satıcılar. Örneğiyle başlayan ve rant çarkının en belki de en küçük parçası olankaraborsa oluşumu zamanla büyük bir ticarete dönüşmüş başkasının hakkı olan bileti önceden temin ederek satan rantçı zamanla bu oyunu daha iyi oynamaya başlamış ve sorsanız bilet sattığı taraftarın takımını tutan bu şeref yoksunları bu yollar ile tribünlerin içinde de büyük güç sağlamaya başlamıştır. Futbol bir ekonomi oyunu olunca zamanla kavramlar değişmiş, parası olan = gücü elinde tutan futbolda daha fazla söz sahibi olmaya başlamış. Hatta zamanında bu oyunun herhangi bir şekilde hiçbir parçasına müdahil olmayanlar gün gelmiş oyunu yöneten olmuşlardır.
Günümüzde tribün içinde birçok farklı grubu barındırırken normalde bunların hepsi aynı amaç için orada bulunmaktadır. Fakat birileri tarafından desteklenen rantçı kesim işi büyüterek zamanla tribünde daha da güçlü hale gelir ve zaten şeref yoksunu bu kimseler takımı uğruna fedakarlık yapan gerçek taraftarı da arasına alarak birilerinin maşası olur. İşte bu noktada gittikçe büyüyen çark iyice işlemeye başlar.Futbolcusunu döven de başkanına küfreden de kendi taraftarına saldıran da aynı organizasyonun parçasıdır. Büyük yürekli genç beyinler harçlıklarından biriktirerek üniversitelerden kalkıp organize ettikleri turlarla takımının maçına giderek destek olurken, birileri tarafından bedava bilet dağıtılıp altlarına otobüs verilerek deplasmana giden, yolda her türlü sorun çıkaran ve oyununu iyi oynayan "taraftar" özneli rantçılar futbolda büyük tezat oluşturmaktadır.
Holiganlık mantığı bu oyunda bir şekilde tanımlanabilirken rantçılık tanımının bundan farklı olduğuna dikkat çekmek isterim. Çünkü holiganlık rantçılıktan mı beslenir? sorusu beraberinde geniş bir yorum ve görüş farkı getirebilir. Ama bir gerçek var ki tribün olaylarında fitili ateşleyenler baktığımızda zamanında yediği çanağa tükürenlerle aynı kişilerdir. Para ile yönetilebilir olduklarından amaç arma ya da forma değil, kendi çıkarları ve kazançlarıdır. Ki bunlar yönetim kademesinde yönetim tarafında da yer alabilirken muhalif tarafta da olabilirler. Yanlız şunu ayırmak gerek taraftar bazen günlük duygularla hareket edebilir, kaygı ve üzüntülerinden dolayı değişken de davranabilir. Bu özellik futbolcuda da teknik direktörde de hatta yöneticilerde de olabilir ki örnekleri vardır. Fakat sonuç ne olursa olsun önemli olan ve baki kalan armadıri formadır.
Rantçılığı destekleyen yönetici de, buna göz yuman taraftarda suçludur. Zamanında kendi elleriyle destekledikleri rant oluşumunun gün gelip te kendilerine cephe aldığını görenler ellerini bulaştırdırkları pislikten kolay temizleyemeyeceğinin farkına umarım varmışlardır. Çünkü Kuper'in de dediği gibi "Futbol asla sadece futbol değildir". Futbol gerçek taraftar için armadır, formadır, aşktır, gururdur. Paranın satın alamayacağı bir duygudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder