10 Mart 2013

Türk Hakemleri = Sarı Kart

ST Süper Lig'in son birkaç haftasında, üç büyükler başta olmak üzere birçok kulüp maçın sonucuna etki eden hakem kararlarına isyan etmekte... Durum tanıdık, yıllardır süren tatlı gelenek... Bu konu üzerinde zaten hemen her televizyon kanalında birileri konuşmakta -yani öyle zannediyorum, çünkü futbol yorumcularını dinlemem, izlemem-. 

Kimisi verilmeyen penaltıdan, kimisi rakip lehine verilen penaltıdan şikayet ederken; "hocam bu da kırmızı değilse neye kırmızı vereceksin" diyenler de yok değil hani. Ya da kendi aleyhlerinde verilen kırmızı sebebiyle isyan bayrağını çeken kulüplerden söz etmiyorum bile... Maç günü deklarasyon yayınlayıp "hakem bizi diskoya götür, biz de seni yemeğe" diyenlerse işin başka bir tarafı...

Evet, ben de birçok futbolsever gibi hakemlerin futbolun doğal oyun akışına müdahale ettiklerini düşünüyorum. Örnek vermek gerekiyor sanırım: kontra atağa çıkıyor takımınız ve süratle rakip yarı sahasına giriyor... Bir anda kritik pası veren futbolcunuz yerde! Aman tanrım faul... Evet sizin lehinize verilen bir faul, belkide gol fırsatınızı elinizden alıyor. Bunun gibi daha nicelerini saymak mümkün. Örneğin tatlı sert her müdahaleye düdük çalarak kendisini düdük durumuna düşüren hakemler var bu ülkede... Ki bu kimseler ya hiç La Liga'yı izlemediler ya da futbolun beşiğinin İngiltere olduğunu unutmuşlar... Adamlar sürekli temas halinde, futbolcu sağlığıı tehtit etmediği sürece gerçekleşen faullerin bir çoğuna düdük çalınmıyor bile...

Yine teknik drektörlere oynayan hakemler var bu ülkede. Sürekli yan çizgiye gelip hocayı uyarmalar, tribünü göstermeceler, bir şekilde sahaya ve saha dışına baskı kurma egosunu tatmin etmeye yönelik hareketler bunlar.

Ben hakemler düdük çalmasınlar demiyorum, çalsınlar, ama lütfen; kulüpleri, ceza sınırında olan oyuncuları, şampiyonluk yolundaki önemli maçları değil, salt futbolun seyir zevkine ve kurallarına göre karar vererek, çalsınlar!

Neyse asıl konumuz bu değil, ben başka bir açıya dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde genel bir yanılgı var bilirsiniz hakemlerin en büyük kozu bir takımı maç içinde bitirmenin -penaltıdan sonra- en kısa ikinci yolu: "kırmızı kart". İşte burada biz taraftarlar genel bir yanılgıya düşüyoruz bence. Çünkü kırmızı kart takımın genel olarak bir ya da iki futbolcusuna gösterilebilen ve cezası uzun ya da kısa da olsa bir iki futbolcuyu etkileyen bir kart. En güzeli de hakemin olağanüstü bir şey olmadıkça gösteremediği bir kart. Futbol takımları için asıl tehlike "sarı kart"tır. Bir maçta en rahat gösterilen, kaşının üstünde gözün var anlayışında gösterilen ceza kartı. Hakemler için en güzel yanı ise bir maçta üç dört tane kırmızı verdiğinde ülke gündemi değişir ancak; üç beş tane sarı kartı çok rahat verebilirsin. Özellikle bir takımı orta ve uzun vadede yıpratmanın en büyük silahıdır sarı kart. Bir maç aralıkla bir takımın önemli oyuncularına sarı kart veren farklı hakemler dikkat çekmezler de üstelik...

Sezon geneline baktığımızda bir de ne görelim bazı futbolcular neredeyse her dört haftada bir sahada yoklar. Sebep: sarı kart!

Bir örneği de bu akşam oynanan Trabzonspor - Beşiktaş maçı sonrasında yaşandı. Beşiktaş'ın zaten toplasan oynayabilecek hepi topu tek forveti var: Niang! 90 dakika sarı kart verebileceğin birçok fırsatın varken, yani iş futbolla ilgiliyken sarı kart yok! Ama maç bitti hakemle konuşuyorsan ceza: al sana sarı! Çünkü iş futbolla alakalı değil hakemle ve onun egosuyla alakalı! İzlediğimiz birçok maçta futbolcunun hakemin dudağını öpmediği kalıyor itirazlar sırasında ama bırakın kartı hakem ağzını bile açmıyor... Sebep, mesele futbol değil şahsına yapılıyor ve elinden geldiğince futbolcuya psikolojik olarak müdahale etmiyor, oyunda ve futbolda tutuyor... Bazıları da böyle işte bugün sana yarın bana... Türk hakemleri mutlaka bu konuda uyarılmalıdır. Oynadıkları sadece bir futbolcunun kariyeri değil, çoğu zaman bir takımın bir şehrin umududur!

Ayrıca bir detay daha: üç büyüklerdeki bu yıl sarı kart cezalıları...

Galatasaray


Beşiktaş


Fenerbahçe


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder